Evren sonu olmayan ve hala en yakınımızdaki yerlerini bile keşfetmekte zorlandığımız bir yer. Peki bu sonsuzluğun içerisinde biz yalnız mıyız? Bazı olaylar ve bulgular buna kesinlikle hayır diyor.

Takvimler 1975 yılını gösterirken, Japonya’nın Kofu şehrinde 7 yaşlarında iki çocuk tarafından bir UFO ve içindeki varlıklar bildirilir. Japon yetkililer bu ihbarı göz ardı etmez ve araştırmaya koyulur ancak bu araştırma sık rastlanan ve sadece tanıklardan ibaret değildir. Hatta bu öyle bir vakadır ki 40 sene sonrasında Uzay Fenomenleri Gözlem Merkezi araştırmacıları tarafından tekrar incelenmiş ve geçerliliğini korumuştur.

23 Şubat 1975 Pazar günü akşam saat 18:30 civarında Masato Kono ve Katushiro Yamahata isimli iki çocuk boş bir arazide beton döşeme üstünde paten kayarken, yukarı baktıklarında direkt olarak kendilerine doğru gelen iki ışık gördüler. Işıklar yaklaştıkça cismin dairesel şekli ve altında dönen üç adet yapı belirginleşiyor ve renginin turuncu olduğu görülüyordu. Çocukların ifadelerine göre bu cisim klasikleşmiş görüşe uygun olarak bir fincan tabağına benziyordu. Cisimler çocukların başlarının üstünde gezinirken, birinin altından iki defa takırdama sesi ve bir de tüp çıktı. Daha sonra kamera sesine benzer bir ses daha duyuldu. Bu üç cisimden biri yere indi ve diğerleri uçarak uzaklaştı. Çocuklar korktular ve hızla patenlerini çıkarıp civardaki bir mezarlığa sığındılar. Mezar taşlarının arasında saklanırken havada asılı duran daireleri izliyorlardı.

Çocuklar içlerinden birinin evine doğru yola koyuldular. Üzüm bağlarının olduğu bir alana giden toprak bir yola doğru koştular. Kış aylarında oldukları için beton direkler ve asma destek kablolarında asma yoktu. Çocuklar bağların birinde kırmızı bir ışığın titrediğini gördüler ve birkaç metre daha yaklaştılar. Daha bu “cisim” bağın ortasına doğru hareket etti ve soluk bir ışık halini aldı. Cisim bir miktar yükseldikten sonra bağın ortasına indi. Bağın ortasında yaklaşık 2.5 metreye 1.5 metre boyutlarında gümüş gibi duran bir UFO vardı. Çocuklar korkularını unuttular ve meraklarına yenik düştüler. Cisim üstünde birkaç tane parlayan mavi kare pencereleri olan bir kubbe haricinde ters çevrilmiş bir tabağa benziyordu. Herhangi bir ses gelmiyordu ve UFO’ya bakarken kumlar havalanıyordu. Çocuklar yaklaşık 5 dakika boyunca UFO’yu izlediler. UFO’nun gövdesinde hiyerogliflere benzeyen siyah görseller vardı.

Sonunda bir ses geldi. Bu ses bir kilidin açılma sesiydi ve içinde merdiveni olan bir kapı aşağı doğru açıldı. UFO’nun içi artık görünüyordu ve çocuklar içerideki makinelerle yanıp sönen renkli ışıkları seçebiliyordu. Bu makinelerin arasından yaklaşık 1.35 metre boyunda insansı bir varlık göründü. Çocukların tanımlamasına göre saçları yoktu, kahverengi bir kafası vardı ve gözleri ya da burnu yoktu. Yüzünün yerinde bir sürü yatay kırışıklıklar vardı. Çocuklara göre maske takıyor gibi görünüyordu. Ağzının olması gereken yerde yaklaşık 5 cm uzunluğunda üç tane metalik diş benzeri parçalar vardı. Tavşan kulaklarına benzeyen kulakları dikkat çekiyordu. Bu yaratık UFO’dan inerken ve yürürken hiçbir ses çıkmamıştı. Yaratık önlerinde durduğunda çocuklar çok korkuyordu. Sesi yüksek hızda çalınan bir teyp sesi gibiydi. Yaratık, Yamahata’nın omzuna iki kere dokundu ve Yamahata bu korkuyla yere yığılıp ölü taklidi yaptı.

Çocuklar kaçmaya başladılar ve bağın sonuna geldiklerinde UFO’ya tekrar baktılar. İçeride aynı dışarı çıkan yaratığa benzeyen bir tane daha vardı. İçerideki yaratık onlara döndü ve çocuklar hızla kaçtılar. Çocuklar eve gelip her şeyi anlattıklarında aileleri bunun geç kalmış olmalarının bir bahanesi olarak değerlendirdi ama çocuklar oldukça ısrarcıydı. Çocuklar çok kısa süre sonra konuyla alakalı birçok kişinin ilgi odağı oldu. Aileleri çocukların işaret ettikleri alana gittiklerinde havada süzülen UFO’yu gördüklerinde çok şaşırdılar. Yaklaşık beş dakika içinde bu UFO’nun ışığı havada gittikçe sönükleşti ve bir anda gözden kayboldu. Aileler yaklaşmak istediklerinde çocuklar gitmemelerini söylüyordu.

Çocuklar sonraki gün okulda sınıf arkadaşlarına hikayeyi anlattılar ve UFO’yla yaratıkların resimlerini çizdiler. Öğretmenleri dahil herkes hikayeden, çocukların samimiyetinden ve, özellikle öğretmenleri, çizimleri ne kadar emin ve hızlı yaptıklarından etkilenmişti. Öğretmenleri çocukların hikayelerini diğer öğretmenlerle paylaştığında hemen hemen tüm öğretmenler durumdan etkilendi ve çocukların bu hikayeyi bir de öğretmenler odasında anlatmalarını istedi. 31 yıldır öğretmenlik yapan Miyoshi tecrübelerine dayanarak çocukların kesinlikle yalan söylemediğini özelikle yüz ifadelerinden ve anlatış şekillerinden anlayabildiğini söyledi. Sonradan aynı sınıftaki bir başka çocuğun da bölgeden gelen ışığı ve uçan parlak cismi uzaktan gördüğü ortaya çıkacaktı.

Okul müdürü ve öğretmenler çocukların anlattıkları yere gittiklerinde bölgede iki beton direğin devrildiğini, toprakta halka şeklinde bir desen olduğunu ve bölgede toz külle dolu birkaç delik olduğunu gördüler. Toprağa radyasyon testi yapıldığında doğal olamayacak kadar yüksek seviyelerde radyasyona rastlandı. Olayı ilk olarak araştıran Masaro Mori, çocuklar ve öğretmenlerle görüşmüş, dinlediği hikayelerin tutarlı olduğunu gözlemlemişti. Radyasyon testinin raporu açıklandığında aslında radyasyon seviyesinin doğu ve batı Japonya arasındaki farka yakın miktarda olduğu ama asıl olağandışı bulgunun toprağın bozunma hızı olduğu görüldü.

Yapılan testlerin sonucunda bu duruma sebep olabilecek altı farklı radyasyon kaynağı olabileceği görüldü. Bu kaynaklardan en önemli olanı fosfor 32’ydi. Fosfor 31, gübre olarak kullanıldığından, testi yapan kişi bunun bağda mevcut olduğunu varsaydı ve devam etti: “Fosfor 31’i Fosfor 32’ye dönüştürmenin bir yolu onu nükleer reaktöre koymak ve nötron ışınlarına maruz bırakmaktır.” Bu bulgu üzerine gerçek bir UFO olduğunun söylenebileceği sonucuna varıldı ve çocukların ifadeleriyle bir araya getirildiğinde “UFO’lar var!” sonucuna ulaşıldı.

Bu çok eski bir olay olmakla birlikte belki de gerçekten uzayda bizim gezegenimiz dışında da hayat olduğunun bir kanıtı niteliğindedir. Belki de gerçekten yalnız değiliz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous post Hayalet Radyo İstasyonu
Next post DÜNYANIN EN ACIMASIZ DENEYLERİ