İşkence Müzesi / Hollanda
İşkence Müzesi, Amsterdam’ın kalbinde yer alıyor ve içerisinde tarihimizin karanlık çağlarından eserler sergileniyor. Orta Çağ boyunca, işkence ve infaz, tüm Avrupa’da yaygın bir manzaraydı ve bu müze, o zamanlar insanlara işkence yapmak için kullanılan aletlerden oluşuyor. Taş duvarlar, dar koridorlar ve loş bir aydınlatma kullanılarak ortam işkence aletlerini sergilemeye uygun hale getirilmiştir. Sessiz ve ürpertici…

Uluslararası Casus Müzesi (Spy Museum) / ABD
Bu müze Washington DC’de bulunuyor ve dünyadaki en kapsamlı casusluk eserleri koleksiyonunu sergiliyor. En gizemli mesleklerden birinin sırlarını açığa çıkarıyor ve kesinlikle heyecan verici bir serüven olacağına eminiz. Sahte para, mini kameralar, gizli silahlar hakkında çok şey öğrenebilir ve insanlık tarihi boyunca casusların tam olarak nasıl işlediğini keşfedebilirsiniz. Müzenin, ziyaretçilerin casus gibi davranıp eğlenirken bir şeyler öğrenebileceği etkileşimli bir alanı da var.

Tuvalet Müzesi / Hindistan ve Güney Kore
Güney Kore ve Hindistan Güney Kore’deki müze, Dünya Tuvalet Derneği’nin kurucusu Sim Jae Duck onuruna yapılmış. İlk tuvaletler ve dünyanın birçok ülkesinden getirilen tuvalet çeşitleri burada. Bir başka tuvalet ise Hindistan’da. Hindistan’ın Yeni Delhi kentinde bulunan, insanların eski günlerden beri hijyen tarihimizin detaylarına tanıklık edebileceği bir tuvalet müzesi. Burada Altın kaplamalı Roma imparatorlarının tuvaletleri de sergileniyor. Bir başka ünlü tuvalet müzesi ise Güney Kore’de Suwon şehrinde bulunuyor. Yeni Delhi’dekine çok benziyor ama bununla ilgili özellikle ilginç olan şey, müzenin bulunduğu binanın dev bir tuvalet şeklinde olması.

Cancun Sualtı Müzesi / Meksika
Bu müze kısaltılmış adıyla  MUSA olarak da bilinir. Cancun Suatlı Heykel Müzesi’nin orijinal ismi, Museo Subacuático de Arte’dir. Bu dünyaca ünlü su altı müzesinin bir diğer özelliği dünyanın ilk sualtı heykel müzesi olma özelliğini taşımasıdır. 2009 yılında ziyarete açıldı. Açıldığında içinde 100 heykel bulunan müzede şimdilerde heykel sayısı 400’den fazladır. Müze için ayrılan bütçenin büyük bir kısmı Meksika hükümeti tarafından karşılanmıştır. Bütçenin bir kısmı ise  bağışlardan oluşturulmuştur. Meksika’nın Karayip Denizi sahillerinde bulunan Cancun şehri; bu müze sayesinden ülkenin en turistik yerlerinden biri haline gelmiştir.

Cup Noodles Museum Müzesi / Japonya
Tam da hiçbir şeyin sizi tuvaletlere adanmış bir müzeden daha fazla şaşırtmayacağını düşündüğünüzde, işte noodle bardaklarından oluşan bir müze ile sürprizlere devam ediyoruz. Yoksul öğrenciler arasında popüler olan bu yemek, o kadar önemli bir kültürel etki bıraktı ki, bir şekilde tarihe geçmesi gerekiyordu. İlk hazır makarnaların mucidi Momofuku Ando’nun adını taşıyan bu müze, Japon yemek kültürünün önemli bir bölümünü ve dünyanın geri kalanı üzerindeki etkisini belgeliyor.

Spam Müzesi / ABD
Austin, Minnesota’da bulunan bu müze, istenmeyen e-postalardan değil, işlenmiş konserve etlerden oluşuyor. Evet, 1937’de Amerika Birleşik Devletleri’ne tanıtılan yemek, kendi adını taşıyan bir müzeye sahipti. Bununla birlikte, bu yiyecek İkinci Dünya Savaşı sırasında askerlerin beslenmesinde temel bir unsur olduğu için tarihi değere sahip. Bu müzeyi ziyaret ederek spam tarihi hakkında her şey öğrenilebilir ve farklı spam türlerinin tadına bakabilirsiniz.

Bitmiş İlişkiler Müzesi / Hırvatistan

Bu ay Los Angeles’ta açılan Bitmiş İlişkiler Müzesi’nin (The Museum of Broken Relationships) açılış sergisi, başarısız olmuş ya da vadesi dolmuş ilişkilerin enkazından kurtarılan 104 nesneden oluşuyor. Boş bir diş macunu tüpünden yırtık kot pantolonlara, bir parça kasık tüyünden Brezilya Playboy dergisi koleksiyonuna tüm nesneler, kırık kalpler tarafından teslim edildi. Orijinal Bitmiş Aşklar Müzesi, bundan on yıl önce Hırvatistan’ın Zagreb kentinde açılmıştı. Amerikalı avukat ve sanat koleksiyoneri John B Quinn, bir Avrupa ziyareti esnasında müzeye rastladığında, konseptten çok hoşlandı ve Los Angeles’a taşımaya karar verdi. Müzenin yönetici yardımcılarından Amanda Vandenberg, müzeyi “kavramsal sanata dair son derece sofistike bir çalışma” olarak tanımlıyor. “Bir başka insandan ayrılma sürecindeyken, ister romantik ister ailesel, isterse bir arkadaştan ayrılmak olsun, kimsenin daha önce böylesine incinmediğini, böyle hissetmediğini düşünürsünüz. Ama sonra hikâyeler okursunuz ve sonra başka insanların da başından bunların geçtiğini anlarsınız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous post “İlk Seans NMSM” vizyonda
Next post Ispanak yemeği